Hekimin Tıbbi Müdehaleler Bakımından Hastayı Aydınlatma Borcu

Hastaların , hastalığı ve tedavi süreci ile ilgili bilgilendirilmesi hasta haklarının en önemlilerindendir. Bilgilendirme; yapılması planlanan her türlü tıbbi müdahale öncesinde müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından kişiye gerekli bilginin verilmesidir. Bununla, hastanın uygulanması düşünülen tıbbi teşhis ve tedavi üzerinde serbestçe karar verebilecek duruma getirilerek aydınlatılması amaçlanır. Yönetmelikte, bilgilendirmenin kapsamı, bilgilendirme yapılacak kişi, bilgilendirmenin yöntemi, zamanı ve bilgilendirme gerektirmeyen haller detaylandırılmıştır. Aşağıda bu başlıkların ayrı ayrı değerlendirmesi yer alacaktır.

Bilgilendirmenin Kapsamı:

Hasta Hakları Yönetmeliğinin 15. Maddesinde düzenlendiği haliyle; hastaya,

1-Hastalığın  muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği,

2-Tıbbi müdahalenin kim tarafından, nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi,

3-Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri,

4-Muhtemel komplikasyonları,

5-Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri,

6-Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,

7-Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri,

8-Gerektiğinde aynı konuda tıbbi yardıma nasıl ulaşabileceği,

Hususlarında bilgi verilir.

Hastanın bilgilendirmesi üç türlü yapılır. Yapılan muayene sonucunda hastaya hastalığının özellikleri, muayene sonucu elde edilen bulgular konusundaki bilgilerin verildiği, teşhis aydınlatması, hastalığa karşı  uygulanacak tıbbi müdahalenin türü, kapsamı, alternatif tedavi yöntemleri, müdahale yapılmamasının sonuçları  hakkında bilgilerin verildiği, süreç aydınlatması ve gerekli özen gösterilmesine, müdahale kusursuz yapılmasına karşın, ortaya çıkabilecek kalıcı ve geçici yan etkiler konusunda hastanın bilgilendirildiği, riziko aydınlatmasıdır.

Bilgilendirme yapılırken hastanın ruhsal durumu göz önünde tutulmalı, bilgilendirmenin, hastanın ruhsal durumunu, dolayısıyla hastalığın seyrini kötüleştirebileceği durumlarda, dar kapsamlı yapılmasına dikkat edilmelidir. Şayet bilgilendirmenin kapsamının dar tutulması, hastanın iyileşmesi bakımından fayda sağlıyorsa hekim takdir hakkını bu yönde kullanmalıdır. Buna ‘hekimin tedavi ayrıcalığı’  adı verilmektedir. Ancak hasta ısrarla bilgilendirme isterse, hekim bu yükümlülüğünü yerine getirmelidir.

Bilgilendirme Yapılacak Kişi:

Bilgilendirme ayırt etme gücüne sahip, ergin (reşit olmuş) hastanın bizzat kendisine yapılmalıdır. Küçük ve kısıtlılar bakımından, ayırt etme gücüne sahip olanların bilgilendirilmesi yanında, küçüğün veli’sine, kısıtlının vasi’sine de bilgi verilmesi gerekir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük ve kısıtlılar bakımından bilgilendirme ise sadece veli veya vasilerine yapılarak da hekimin aydınlatma borcu yerine getirilmiş olur. Hastanın kendisinin veya kanuni temsilcilerinin dışında, yakınlarının bilgilendirilmesi ve bu şekilde yapılan bilgilendirmeyi müteakip bir tıbbi müdahale hukuka aykırılık teşkil eder. Yani, hastanın bilincinin yerinde olmadığı, kanuni temsilcilerine ulaşılamadığı durumlarda yakınlarına haber  verilse dahi,   bu bilgilendirme yerine geçmez. Yine, hastanın bilincinin kapalı olduğu sırada yapılan  ameliyatın genişletilmesi gereken hallerde veya kanuni temsilcilerine ulaşılamadığı durumlarda, hasta bilgilendirilmiş olsa, müdahaleye rıza göstereceği değerlendiriliyorsa, rızası var sayılarak  hastaya müdahale edilebilir. Psikiyatri hastalarının bilgilendirilmesi gereksizse, varsayılan rıza çerçevesinde hastaya tıbbi müdahale yapılabileceği gibi, evli kadının gebeliğinin sona erdirilmesi bakımından, kocasının da bilgilendirilmesi gerekecektir. Tedavisi olmayan bir teşhis ancak hekim tarafından tam bir ihtiyat içinde hastaya ve hastanın aksi yönde bir talebi yoksa, ailesine de bildirilir.

Bilgilendirmenin Yöntemi:

Bilgilendirme yükümü, tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek olan sağlık personeli, yani hekim tarafından yerine getirilmelidir. Bazı durumlarda başka bir hekime bırakılabilse bile,  hemşire, tıbbi sekreter ya da hasta bakıcı gibi daha alt sağlık personelinin bilgilendirme yapması usulsüzdür. Hasta , hekim tarafından sözlü olarak, uygun ortamda ve mahremiyeti korunmak suretiyle   bilgilendirilir. Bilginin sade, tereddüt ve şüpheye yer verilmeden, hastanın  sosyal ve kültür düzeyine uygun olarak anlayabileceği bir dilde yapılması esastır. Hastanın isteği üzerine başka birine yapılacak bilgilendirme için, hastanın bu talebi yazılı olarak tutanak altına alınıp, kendisine imzalatılmak suretiyle diğer şahsa bilgilendirme yapılır.

Bilgilendirmenin Zamanı:

Bilgilendirme, her bir tıbbi müdahaleden önce, müdahaleyi gerçekleştirecek hekim tarafından yapılmalıdır. Bunun nedeni, hastanın tedavi ve riskleri üzerinde düşünmesini sağlayarak ailesinin ve güvendiği kişilerin görüşünü almaktır. Acil gelişen durumlar dışında, ameliyatın hemen öncesinde veya ameliyat masasında bilgilendirme, bilgilendirme olarak kabul edilmez.

Bilgilendirmenin Yapılmasını Gerektirmeyen Haller:

Hasta,  yazılı olarak alınan beyanında, sağlık durumu hakkında kendisi dahil kimseye bilgi verilmemesini talep etmişse, bilgilendirme yapılmaz. Bu durumda, hekim, bu  yükümünü ihlal etmiş olmaz. Tam tersi yazılı talebe rağmen bilgilendirme yapılması, hem hasta haklarına hem de tedavi sözleşmesine aykırılık oluşturur. Bunun dışında, yapılacak bilgilendirmenin, hastanın manevi yapısını bozacak ve hastalığın seyrini kötüleştirecek olmasının öngörülebilir olduğu durumlarda da, Yönetmeliğe göre, hekim bilgilendirme yapmayabilir. Hastanın bilincinin kapalı olması, agoni vaziyette (ölmek üzere) olması halinde ya da derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek veya hayati organları zarar görecekse, kanuni temsilcisi veya mahkemeden izin alınması zaman alacaksa bilgilendirme yapılmaksızın  tıbbi müdahale gerçekleştirilebilir. Son olarak, cerrahi müdahale sırasında müdahalenin genişletilmesi zorunluluğu ortaya çıkarsa (ameliyat esnasında komplikasyon gelişimi gibi) ‘var sayılan’ rıza çerçevesinde bilgilendirme yapılmaksızın müdahalede bulunulabilir.

Sonuç olarak, Hastanın bilgilendirilme hakkının ihlali, yani bilgilendirilmemiş veya eksik, yanlış bilgilendirilmiş olması rızasını geçersiz kıldığı gibi, yapılan tıbbi müdahaleyi de hukuka aykırı hale getirir. Hastanın bu  nedenle uğradığı zarardan hekim veya özel hastane işleticisi, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde sorumlu olurken, Kamuya ait hastane için, Sağlık Bakanlığı’nın, İdare hukuku kurallarına göre, Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde maddi-manevi tazminat sorumluluğu söz konusu olur.

İREM ŞAHİN

AVUKAT

ARTEMİS HUKUK